Kuyumculuğun önemli meslek dallarından biri de sadekarlık… Değerli metale ham halinden son çıkışına kadar tüm aşamaları uygulayan kişi olan sadekarlar takıları adeta ilmek ilmek dokuyor. Sabır ve büyük emek gerektiren bu meslek, günümüzde yeterince çırak yetişmediği için unutulmaya yüz tutmak üzere. Ülkemizin önemli sadekarlarından biri de çocukluk yıllarında bu işe başlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçısı Kemal Akdemir. Biz de ustamızın ağzından 50 yılı aşkın süredir sürdürdüğü bu mesleğin tüm detaylarını dinledik.
“6 YAŞINDA ÇIRAKLIĞA BAŞLADIM”
Sadekar Kemal Akdemir
Önce antika tamiriyle başladım bu işe. 6 yaşında başladım. İlk tamir, cila ve gomalak işini 9 yaşında yapmaya başladım. İlk heykel tamirini 11 yaşında yaptım. 1981’de İstanbul Küçükyalı’ya taşındık. Ustamın referans mektubuyla Beyoğlu’nda Cardella Piano evinde mesleğimin alt yapısından öğrendiğim bilgilerle piano cila ve tamirciliğine başladım. 1985 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Seramik Bölümü hocası Tankut Öktem bey tarafından keşfedilip kuyumculuk sektörüne yönlendirildim. Kapalıçarşı’ya getirdi, orada önemli isimlerle tanıştırdı. Arşavir Zavokyan ve Avedis Kendir ustalarla tanıştım. Evden yapıyordum mücevhere yönelik çalışmaları. 2007’de tamamen bu işe girdim.
“TEKNOLOJİYE HİÇ BİR ALANDA KARŞI DEĞİLİM”
Sadekar Kemal Akdemir
Teknolojiye hiç bir alanda karşı değilim. Teknolojik yenilikleri ben de kullanıyorum. Sanatın birçok dalında endüstriyel yenilikler kullanılıyor, kullanılmalı da. Eskiden taş işlemek için çok ilkel aletler vardı, zahmetliydi bu işler. Şimdi çok kısa zamanda hemen bazı şeyleri yapabiliyorsunuz, o iyiliği var. Ama karşılığını almaya gelince istediğiniz gibi olmayabiliyor. Sadece kuyumculuk sektöründe değil, vasıfsal anlamda bütün dünyada gerileme var. İnsan; düşünme, konuşma, kelime üretme, iletişim kurma, komşuluk, dostluk, sevgi gibi kavramlardan giderek uzaklaşmaya başladı. Bunlar önceden hayatın içindeydi.
“SANATÇI OLMAK İÇİN ÇOCUKLUK YILLARI ÇOK ÖNEMLİ”
Sadekar Kemal Akdemir
Sanat için çocukluk yılları çok önemli. Biz sokak çocuğu olarak yetiştik. Çocuklar sokakta oynarsa, daha doğrusu serbest bırakılırsa onlar bir şey üretir ve üretmeye o zaman başlar. Kendini tanımaya başlar, malzemeyi de tanır, yaratıcılığı açığa çıkar, kendine güveni gelir. Çocukluğumuzun geçtiği mahallede 47 çeşit oyun oynamışız. Bunlardan 3’ünü ben bulmuşum, üretmişim. Bu işler çocuk yaşlarda başlar.