Türkiye Doğal Rezervlerinin Sadece Yüzde 10'unu Kullanabiliyor
Tarih:2021-03-15 12:17:08
Türkiye 2020 yılında tam 42 ton altın üreterek rekor kırdı. 2021 hedefi olarak ise 45 ton rakamı belirlendi. ''Ülkemizde bilinen hammadde kaynaklarının rezerv miktarının 6 bin 500 ton'' olduğuna dikkat çeken İstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof Dr Zeki Çizmecioğlu'na göre üretilen rakamlar iyi ama yeterli değil. ''25 senede sektör 4 bin ton altın ithal etti'' diyen Sayın Çizmecioğlu'na göre çözüm ise yerli üretime daha da hız vermek. Türkiye'deki altın madenlerinin durumunu ve üretimin nasıl artırılabileceğini Prof. Dr. Zeki Çizmecioğlu, Kuyum Haber'e değerlendirdi.
2020 YILINDA ALTIN ÜRETİMİNDE REKOR KIRDIKİstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Bölümü Başkanı Prof Dr Zeki Çizmecioğlu 2020 yılında Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. İlk defa 42 ton altın yerli kaynaklarımızdan üretildi. Bu çok sevindirici bir şey. Çünkü mücevherat sektörü her yıl 300-400 ton altın tüketiyor. Bunu işleyip mücevherat haline getirip dünya pazarına satıyor. Bu sektörün maalesef ham madde ihtiyacı yerli kaynaklardan karşılanmıyor. Hala da bu devam ediyor. Bunu mutlaka yerli kaynaklardan karşılanması gerekiyor. Ülkemizde bilinen hammadde kaynaklarının rezerv miktarı yaklaşık 6 bin 500 ton. O halde sonra 25 senede bu sektör 4 bin ton altın ithal etmiş durumda. İthalatın büyük olması cari açığı arttırıyor. Ülkemizde bu dengesizlik her geçen gün ekonomik problemler çıkarıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ekonomik reform yaparken mutlaka, bu konuyu da mutlaka dikkate alacağını düşünüyoruz. Çünkü yerli ve milli üretimi Cumhurbaşkanımız teşvik ediyor. Yerli hammadde kaynaklarımıza dayalı olarak üretimin geliştirilmesi lazım. Türkiye’de maalesef sadece altınla ilgili değil, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yaptığı tespite göre bilinen hammadde kaynaklarının daha yüzde 10’unu değerlendirebiliyoruz. Bu esef verici bir durum. Biz zengin bir ülkenin fakir bekçileri durumunda asla olmamalıyız. Bu sektörün sadece hammadde bakımında dışa bağımlılığı yok. Teknoloji, teçhizat , yardımcı madde yönünden de dışa bağımlılığı var. Eğitimli eleman ihtiyacı var.
DÜNYADA TEK İLK VE TEK MÜCEVHERAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ TÜRKİYE'DE AÇILDIİstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Bölümü Başkanı Prof Dr Zeki Çizmecioğlu İş dünyasının ihtiyacı olan İstanbul Ticaret Üniversitesi bu ihtiyacı gördü. 2011 yılında Türkiye’de ve dünyada ilk olan Mücevherat Mühendisliği Bölümü’nü açmak için karar verdi. YÖK zor ikna oldu. Çünkü dünyada eşi ve benzeri yok dedi. Ama Türkiye’deki ihtiyacı gördü. Bu ihtiyacı gördükten sonra 2011 yılında lisans, yüksek lisans ve doktora programlarını kabul ettirdik. Bu bölümün ilk kurucu bölüm başkanı olarak bendeniz 50 senelik akademik kariyerimi ortaya koyarak bu bölümü Türkiye ve dünyada ilk olan bir bölüm olarak açmaya muvaffak olduk. Ama desteğe ihtiyacımız vardı. Yeterince destek bulduğumuzu söyleyemeyiz. Şu anda yetiştirdiğimiz 40-50 mücevherat mühendisi sektörde çalışıyor. Bunların sektöre ne kazandırdığı, çok yakında görülecek. Eğitimli bir insanın bir mühendisin sektöre ustadan çok daha fazla, ustanın katkısını küçümsemiyorum. Ama bilimsel teknik yönleri de bilen bir mühendisin sektöre katkısı iyice ortaya çıkacak.
''EGE BÖLGESİ'NDE İŞLENEBİLECEK PEK ÇOK MADEN VAR''İstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Bölümü Başkanı Prof Dr Zeki Çizmecioğlu Bilhassa Ege Bölgesi’nde altın üretebileceğimiz altın madenleri var. Bergama ve diğer bölgelerde. Ama sadece orada değil. Altın sadece serbest halde bulunmuyor. Kompleks cevherlerin bünyesinde de bulunuyor. Mesela bakır cevherinde de bulunabiliyor. Türkiye’de Sarkuysan diye bir bakır fabrikası var. Sarkuysan’ın açılımı sarraflar ve kuyumcular esnafı. 1970’li yıllarda Türkiye’de altın üretmek için karar alıyorlar. O zaman altın cevherleri yeterince tespit edilmediğinden dolayı bakır cevherinin bünyesinde bulunduğunu tespit ediyorlar. O zaman biz altın üretmemiz için bakır fabrikası kurmamız gerekiyor diye görüyorlar. Sarkuysan o zaman beri bakır üretiyor. Tabi altın da var bakırın içinde.Arama çalışmaları maalesef daha derin sondajlar gerektiriyor. Hem kara kütlesinde hem de denizlerin altında daha derin sondajlarla devam etmesi lazım. MTA bir zamanlar çok büyük hizmetler gördü. MTA artık fonksiyonunu yerine getirdi. Bir müze gibi bir şekle dönüştürülmeye çalışıldı. Şu anda MTA’nın yönetimi çok aktif. Türkiye’de yen, kaynaklar aramakta öncülük yapıyor. Bunu taktirle karşılıyorum. Ama bu daha da artırılması lazım. Türkiye’nin kara kütlesinin derinliklerinde, denizlerin derinliklerinde hammadde arayışı devam etmesi lazım. Türkiye daha bilinen hammadde kaynaklarının yüzde 10’unu yeterince değerlendiremiyor. Biz kaynakları bulup yerin altında muhafaza etmek değil, o kaynaklardan nihai ürünler üretmeye yönelik, çalışmalar yapmamız lazım.
GÜMÜŞ MADENİNDE DURUM NASIL?İstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Bölümü Başkanı Prof Dr Zeki Çizmecioğlu Gümüş madeninde de benzer durum var. Altınla gümüş genellikle kardeş. Hammadde olarak da beraber bulunuyorlar bir çok yerde. Aynı teknoloji ile siyanür teknolojisi ile üretiliyor. Çok küçük boyutlu olanlar mecburen dünya siyanür teknolojisini altın ve gümüş üretiminde yüzde 85 üretimde kullanıyor. Türkiye’de maalesef altın üretimini engellemek için Bergamalıları bir zamanlar tahrik ettiler. Siyanürle altın arama diye bir olay yok. Siyanür teknolojisi ile altın üretimi teknolojisi var. Fakat bugün siyanür yönetiminin geliştirilmesi ile hem çevreye hem insan sağlığına verilen zararla engellenebiliyor.
''ALTIN ÜRETİMİNDE YERLİ HAMMADDE ÇOK ÖNEMLİ''İstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Bölümü Başkanı Prof Dr Zeki Çizmecioğlu Türkiye’nin ihtiyacı olan altın hammaddesinin yüzde 85’i ithal. Yüzde 15’İ takriben yerli kaynaklardan üretiliyor. Bu kadar büyük bir hammadde zenginliğimiz olduğu halde, bunun üretimi konusuna önem verilmiyor. Mücevherat sektörü anamın eğirdiği, babamın dokuduğu misali ustalıktan yetişmiş kişilerin çoğunlukta olduğu sektör, bunlar kuyumculuk sektörünü bir sanat olarak öğrenmişler. İleri gelenlerinden birisi diyor ki, ‘’külçe altından sonra ki üretimi bilirim’’ diyor. Halbuki külçe altını hammaddeden üretmekle, külçe altını yurt dışından ithal etmek bir olur mu? Külçe altının fiyatı her yerde aynı diyor. Kendi hammaddemizden üretimle ithal külçenin durumunu aynı görüyor. Bu anlayış bir defa yanlış bir anlayış. Yerli hammaddemizden yerli altını üretmek zorundayız. ''YARI DEĞERLİ TAŞLARI TOPRAK FİYATINA YURT DIŞINA SATIYORUZ''İstanbul Ticaret Üniversitesi Mücevherat Bölümü Başkanı Prof Dr Zeki Çizmecioğlu Ülkemizde çok zengin çok zengin yarı değerli taş potansiyeli var. Rengarenk ve mücevherat sektöründe kullanılabilecek, bu taşlar yer altında maalesef atıl olarak yatıyor. Bunu toprak fiyatına ihraç ediyoruz. Bu sektör işlenmiş taşı yurt dışından ithal ediyor. Bu yanlışlık da düzeltilmesi lazım. En az 300 bin kişiye istihdam sağlayacak bir sektör ortaya çıkabilir. Hindistan’da 1 milyon 200 bin kişi taş işleme sektöründe çalışıyor. Bizde neden olmasın? Elmas değil ama maalesef rengarenk, hanımların çok hoşuna giden, bu taşlarımızı maalesef toprak fiyatına satıyoruz. Yurt dışından işlenmiş olarak satın alıyoruz. Bu yanlışlık düzeltilmesi gerekiyor.