Mücevher ve takı sektörünün büyük önem verdiği mine sanatının tarihi Milattan Önce 13. yüzyıla dayanıyor. Yüzyıllardır objeleri renklendirmek ve daha güzel göstermek için kullanılan bu önemli sanat unutulma tehlikesi ile karşı karşıya. Sektörün önemli mine ustalarından Arto Bora son yıllarda çırak bulmakta zorlandıklarını, bu şekilde devam ederse 10 yıl içinde sıcak mine yapacak ustanın bulunamayacağını söylüyor.
''5. SINIFA GİDERKEN BABAMIN YANINDA BAŞLADIM''
Mine Ustası Arto Bora
Sektöre çok ufak yaşta başladım. O zamanlar okul çağında olduğum için asıl başlangıcı liseyi bitirdikten sonra olarak kabul edebilirim. İlkokul 5. sınıftayken yaz aylarında babamın yanında ilk mesleğe başladım. Rahmetli amcam ve babam vardı. Babam hala haftanın bir gününde çarşıya gelirse muhakkak dükkân gelir uğrar. Beraber tezgâhta oturur hala. 5. sınıftan itibaren diğer arkadaşlarım misket oynarken bisiklete binerken ben yazları o sıcak havalarda işe bidonla su taşıyarak başladım. İşin çıraklığından bu işe başladık. Liseyi bitirdikten sonra devamlı gelmeye başladım.
''GERÇEK MİNE SICAK MİNEDİR''
Mine Ustası Arto Bora
Mine dediğimiz olay saf cam tozlarının maden oksitleri ile renklendirilmiş hali. Yurt dışından üretilmekte. Dünya üzerinde benim bildiğim 5-6 tane mine markası var, mine üreten fabrikalar var. Ülkemizde şöyle bir durum var. Mine diye tabir edilen soğuk mine veya polyester mine diye Türkiye'de bir isim ortaya çıktı. Bunlar mine değil. Kadınların tırnaklarına sürdüğü oje benzeri bir takım boyalar bunlar. Bir tanesi katalizörlü çift karışımlı polyester denilen diğeri de UV dedikleri lazer mine diye ismi olan bir boya maddesi fakat hiçbiri gerçek mine değil. Gerçek mine dediğimiz olay fırında 750- 800 derecede pişen cam mine.